Mavi atlas,
Arşın yetmez,
Makas kesmez,
Terzi biçmez.
(gökyüzü |
Ne kanı var ne canı,beş tanedir parmağı. (Eldiven)
|
Üstü çayır, biçilir,
Altı çeşme, içilir.
koyu |
Ufacık mermer tası,
İçinde beyler aşı,
Pişirirsen aş olur,
Pişirmezsen kuş olur.
(yumurta)
|
Ayağımla basınca kırt kırt eder,
Güneşi görünce eriyip gider. (Kar) |
Kıştan kaçmaz,yaprağı uçmaz. (Çam ağacı) |
Duruşu ömür,gözleri kömür
Soğuk dondurur sıcak öldürür. (Kardan adam) |
Kışın yatar,yazın kalkar. (Soba) |
Ne ağzı var ne dili konuşur insan gibi. (Mektup) |
Biz onu görürüz o bizi görmez,O konuşur dinleriz.
biz konuşuruz dinlemez (Televizyon) |
Konuş deyince konuşur,sus deyince susar. (Radyo) |
Kulağını büktükçe ağzı sulanır. (Musluk) |
Ağzı var odun yutar,bacası var duman tüter. (Soba) |
Dört ayağı var canı yok, ayağını kessen kanı yok. (Masa) |
Bakınca görünürsün,kaçınca silinirsin. (Ayna) |
Çıt der,ateş çıkar. (Kibrit) |
Aşağı iner tıkır tıkır,yukarı çıkar şıpır şıpır. (Kova) |
Küçük küçük dişleri var ne de büyük işleri var. (Tarak) |
Dışı var içi yok,dayak yer suçu yok. (Top)
|
Çarşıdan aldım kapkara,evde kırmızılaştı maskara. (Kömür) |
Açarsam dünya olur yakarsam kül olur [ Harita ] |
Ağzı vardır konuşmaz, yatağı vardır, fakat hiç uyumaz. [ Akarsu ] |
Adem peygamberin sahip olmadığı ama çocukların sahip olduğu şey nedir? [ Anne-baba ] |
Ak saray içinde sarı sultan [ Yumurta ] |
Al yastık içine un bastık? [ İğde ] |
Alçacık boyları. Kadife donlu. [ Patlıcan ] |
Alçacık dalı,yemesi ballı [ Çilek ]
|
Allah yapar yapısını. Bıçak açar kapısını. [ Karpuz ]
|
Başımda saç yok, içimde tat çok. [ Kabak ] |
Ben giderim o kalır [ Ayak izi ] |
Ben varmadan o varır,Her şeyden çok o yol alır [ Işık ]
|
Bir sihirli fenerim, kibritsiz de yanarım [ Ampul ] |
Dört ayaklı ayı üstünde kabadayı [ Sandalye ] |
Eve bitişik odada ,Yemek pişer orada [ Mutfak ] |
Geldi mi gelir, gitti mi gelmez? [ Gençlik ]
|
Gökte gördüm köprü. Rengi yedi türlü. [ Gökkuşağı ]
|
Hanım içerde,saçı dışarıda [ Mısır ] |
Hem açar,hem de kapar [ Anahtar ] |
Her gün yeniden doğar, dünyaya haber yayar [ Gazete ]
|
İncecik beli, elimin eli [ Çatal ] |
İz eder dizi dizi,alır götürür bizi [ Ayak ] |
Kıştan korkmaz,yaprağını uçurmaz [ Çam ]
|
Kolu var bacağı yok, dikdörtgeni var karesi yok [ Kapı ] |
Kolu var, eli yok, karnı yarık karnı yok [ Ceket ] |
Mini mini kuşlar her yeri taşlar [ Dolu ] |
Sesi var canı yok, Konuşur ağzı yok [ Radyo ] |
Sıcağa koyma kurur,suya koyma köpürür [ Sabun ] |
Şehirden şehire koşarım, köyden köye giderim fakat hiç hareket etmem. [ Yol ] |
Tarlada biter, makine büker, sabah akşam yüzümü öper [ Havlu ] |
Ufacık sandık içine un bastık [ İğde ] |
Uzaktan baktım bir karataş yanına gittim dört ayak bir baş. [ Kaplumbağa ] |
Yaş ağaçta kuru budak [ Boynuz ] |
Yattım yumuşak,Uyudum yumuşak [ Yatak ] |
Yazın giyinir, kışın soyunur. [ Ağaç ] |
Yazın yaşını,kışın başını yeriz. [ Soğan ] |
Yedi delikli tokmak bunu bilmeyen ahmak. [ Baş] |
Yeraltında kırmızı pancar. [ Turp ] |
Yeşil mantolu, kırmızı entarili, siyah düğmeli. [ Karpuz ] |
Yuvarlağız, altındanız, bir kolda toplanırız [ Bilezik ] |
Yer altında civcivli tavuk
(patetes) |
Mavi atlas, Makas kesmez.
Deniz |
Sarı tavuk dalda yatar, Dal kırılır yerde yatar.
Ayva |
Tarlada biter, Makine büker, Sabah akşam Elimizi yüzümüzü öper
Havlu
|
Bir tas yoğurdum var, Yarısı ak, yarısı kara. |
Bakması güzel, Alması üzer.
Gül |
Yürür yürür iz etmez, Hızlı gitse toz etmez
Gemi |
Ayakları kürekli, Ne kadar da yürekli, Suda bir gemi
Ördek |
Elemeden yoğurur, Gün aşırı doğurur.
Tavuk
|
Eğri çınar yerden alır, Gökte yer.
Deve |
Dağdan gelir sekerek, Kuru üzüm dökerek. keçi |
Karada bayılır, suda ayılır. Balık |
Kuyruklu kumbara, ekin taşır ambara.
Fare |
Kuyruğu kadar burnu var.
Fil |
Kızınca hav hav, gözleri lav lav.
Köpek |
Dağda gezer, balı sezer,tabanı çıplak, kılları ak.
Ayı |
Akşam yer yemini, sabah gever gemini.
At |
Sivri burunlu, uzun kuyruklu, şeytan suratlı, tavuk hırsızı.
Tilki |
Eli sırtında, ayağı karnında, izi yaldız, gözleri boynuz.
Salyangoz |
Bu gelen aslan mıdır, gagası taştan mıdır. Kanatları mor çalar, kendi gülistan mıdır?
Güvercin |
Kapıyı açar, kopmadan kaçar
Rüzgar
|
Bir gelinim var, gelinin gidenin elini öper. (kapı) |
Çıt dedi çalıya düştü. (güneş) |
Dam ardından göç eder. (karınca) |
Yer altında kalaylı kazan. (turp) |
Ben giderim o kalır. (iz) |
Şu tepenin beri yüzü, öte yüzü, padişahın küçük kızı,
oturmuş çırpa çırpa ekmek eder. (kitap, defter) |
Yol üstüne saç koydum, geleni gideni aç koydum. (oruç) |
Bastım demir kapıya, çıktım sarı sekiye. (at, eyer) |
Şu tepede toy oturur, bir kalkar bir oturur. (terazi) |
Mesel mesel mani mesel , oturmuş bakla keser,
azıcık ver dediydim, çildir çildir gözüme bakar. (fare) |
İkidereden su gelir, beş kardeş karşı gelir. (sümük) |
Yük üstünde yarım çörek. (ay) |
Dış yapısı güzel tahta, içindeki kanlı kahpe. (kama) |
Altı kaya, üstü kaya, içinde bir sarı maya. (yumurta) |
Geriden baktım aktaş, suya soktum sütlaş. (sabun)
|
İçi beyaz un değil, dışı siyah gön değil,
kuyruğu var sıçan değil. (siyap Turp) |
Kavakdaki gavlıyan (Ağaç kurdu)
Çınardaki söyleyen (Bülbül)
Bükte büleyman (Yılan)
Suda Süleyman (Büyük Balık) |
İkisi birbirine benzer (ölüm ve uyku )
İkisi birbirinden güzel (ay ve güneş)
İkisi birbirine bakar (yer ve gök)
|
Nar, nar, dizimeci kar kar, uçtu keklik, kaldı dilbar
( başak, harman savrulur, ekini kalır)
|
Anası var bükrü, kızı var dünya güzeli,
oğlu var adam delirden. (bağ, çubuk, üzüm, rakı) |
Mart, mart martladı, yedi dağı atladı,
yedi dağın kilidi, akşam gelen kimidi. (uyku) |
Hey garalık garalık, garalığın altı çıralık,
onun altı bozhöyük, onun altı ev yıkan.
(kaş göz, burun, ağız) |
Elde eliman gördüm, suda sülüman gördüm,
köpük kusar taş gördüm, tuzsuz pişer aş gördüm. (tuz ,süt) |
Meselim var metten, sakalı var etten,
şimdi gelir görürsün, güle güle ölürsün. (horoz) |
Mesel mesel meniki, kuyruğu var oniki. (horoz) |
Sekicikten sek dedim, oniki yumurta dök dedim.(hamur bezesi) |
Hed dedim, höd dedim, git şu köşeye yat dedim. (süpürge) |
Bin direği var, bir cereği var. (mantar) |
Helemez, hülemez, ocak başına gelemez. (yağ) |
Yol üstünde sarı yazma. (Eşşek sidiği) |
Yol üstünde sarı yazma. (Eşşek sidiği) |
Dağdan gelir sekerek, kara üzüm dökerek. (keçi)
|
Kafası var kaplıca, ayakları topluca. (kaplumbağa) |
Dal üstünde kitli sandık. (ceviz) |
Babamın eriği var, içinde çürüğü var. (ceviz) |
Yol üstünde mum yanar. (çiğdem) |
Ümüğü uzun, geliyor güzün. (soba) |
Alaca mezar, dünyayı gezer. (göz) |
Yedi delikli tokmak, bunu bilmeyen ahmak. (baş)Yedi delikli tokmak, bunu bilmeyen ahmak. (baş) |
Açıldı sandık, döküldü fındık. (keçipisliği) |
Yer altında yağlı kayış. (yılan) |
Kırmızı duvar üstünde ağ tavuk oturur. (diş) |
Yol üstünde kitli sandık. (mezar) |
Kadife donlu, çöp boyunlu. (patlıcan) |
Altı taş, üstü taş, öğrü yaş. (yayık) |
Altı tahta üstü tahta, üstünde beyaz nokta. (döven) |
Dağdan gelir dak gibi, dalları budak gibi,
Eğilip su içer, bağırır oğlak gibi. (kağnı) |
Dağdan gelir, taştan gelir, eyerlenmiş aslan gelir. (sel)
|
Altı tahta üstü tahta, arasında garip softa. (kaplumbağa) |
Ben giderim o gider, arkamda tintin eder. (gölge) |
Uzun uzun uz gider, oğlu kızı düz gider.
(Kavak)
|
Uzun uzun uzarlar, boynuzundan bozarlar.
(Fasulye)
|
Sunam uyandı, cama dayandı,Cam kırıldı, kana boyandı.
(Domates)
|
Sarayın arkasında bir sultan oturur.
(Yumurta)
|
Karanlık odada bir kadı oturur.
(Pekmez)
|
İptendir yapısı, üstündedir kapısı.
(Çuval)
|
Hamıl (tane) içeride, saçı dışarıda.
(Mısır)
İçi oduncu
|